Kayıtlar

blog etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sohbet/ Müzik Önerisi : John Lennon

Resim
Ne zaman bir şey yazmaya kalksam en çok zorlandığım şey başlık bulma konusu oluyor biliyor musunuz? Çünkü hani genellikle şu kitap, bu film, şu bu yemek hakkında yazmıyorum -onlara başlık bulması kolay- genelde neler yaptığımı, duygularımı düşüncelerimi falan anlatıyorum ya burada yani günce gibi kullanıyorum aslında burayı bu yüzden işte başlık bulmak zor oluyor benim için. Her neyse yine öylece yazacağım işte... Şuan biraz heyecanlı ve gerginim de. Mideme kramplar giriyor belki bir iki kelime bir şey yazarsam rahatlarım diye düşündüm. Havalar birden soğudu, bir çok yerde yükseklere ilk kar düşmüş bile. Bu yıl için bu evi tutarken ara kat olduğundan çok sıcak olacağını düşünerek tutmuştuk lakin hiç de öyle olmadı. Soğukların başlayıp Ekim ayının kapıyı çalmasıyla ben çoktan üşümeye başlamıştım bile ve Kasım ayının son günlerini yaşarken havanında iyice soğuması ile şuan kendimi donma moduna aldım. Böyle giderse bu kış bu evde donacağım gibi görünüyor. Bunun dışında Pazartesi günü

Nostaljik Parçalar ile Mim

Resim
   Hayat Bitene Kadar adlı blog sahibi -tıklayarak yazısına ulaşabilirsiniz- beni geçtiğimiz günlerde kendi başlatmış olduğu bir mime etiketlemişti ne zamandır bunun hakkında yazmak istiyordum ancak fırsat bulabildim diyebilirim.    "Dinlediğimiz, sevdiğimiz, eski parçaları sizlerle paylaşmak" mimin konusu. Ben açıkçası sürekli olarak eski şarkıları dinleyen ve bundan da büyük haz alan birisiyim bu yüzden hangisini paylaşmak istediğimi bir türlü seçememiştim ta ki dün akşama kadar. Uzun zamandır dinlemediğim bir şarkıyı -şarkı demek bile saygısızlık gibi geliyor ona- yeniden dinleyince bunun gerçekten neredeyse en iyisi olduğuna emin oldum ve sizlerle onu paylaşmaya karar verdim. Umarım sizde keyif alırsınız, öpüyorum. Bende bu mime nostaljik şeyleri sevdiğini bildiğim Cafe Tigris 'i mimliyorum.

Geç Kalmış Film Yorumları/ Ekşi Elmalar ve İkimizin Yerine

Resim
    Her geçen yıl benim için daha da yoğunlaşıyor. Bu yıl daha da yoğun, geçen yıl ki dersleri boşvermişliğin acısını çekiyorum bir taraftan. Tabii bu yoğunluk asla sevdiğim şeyleri yapmama engel olamıyor, sinemaya gitmek gibi...     Beklediğim, güzel olduğuna inandığım bir film olduğunda onu görmeden yapamıyorum.    Geçtiğimiz aydı sanırım, Bayan Peregrine'nin Tuhaf Çocukları'na gitmiştim şuan üzerinden çok geçtiği ve vizyondan kalktığından çok yer ayırmayacağım fakat mutlaka ama mutlaka izleyin. Ben çok beğendim, benim için eksik hiç bir yanı yoktu. Kaldı ki ben bu tarz filmlere bayılırım, bu filmede bayıldım.    Şimdi asıl konumuza gelecek olursak; hala vizyonda olan iki film var, bende geçtiğimiz haftalarda gidip gördüm bu filmleri.    Öncelikle ilk vizyona giren "İkimizin Yerine" isimli film olduğundan ben ondan başlamak istiyorum;    Beğenmedim! Spoiler vermeden nasıl hislerimi anlatabilirim bilmiyorum fakat konusu, geçen olaylar beni rahatsız etti, ca

Sevgiden ve Merhametten Ne Kadar Uzağız

Bu yazıyı şuan haberleri izlerken yazıyorum. Ülkemizde durmadan görmek istemeyeceğimiz görüntülerle, duymak istemeyeceğimiz şeylerle karşılaşıyoruz. İzlemeden de olmuyor, gözlerin kapalı yaşayamassın çünkü. Ancak gerçek anlamda psikolojim elvermiyor artık. Boğazıma bir şeyler takılıyor her izleyişimde, hemen her haberde. Bu kadar büyük olan nedir diyorum. Güzel bir vatanımız var, cennet gibi bir ülkemiz, harika bir kültür geçmişimiz var. Neyi paylaşamıyoruz? Herkesin imrenerek baktığı bir Ata'mız var.  Tek ihtiyacımız biraz sevgi değil mi sizce de? Bir birimizi sevmekten ne kadar da uzağız. Fox Tv'yi izliyorum ben. Fatih Portakal'a bayılıyorum, o kadar mantıklı bir insan, o kadar aklı başında ve sağ duyulu ki.  Her gün gözaltılar, tutuklamalar, patlamalar, ölümler, tecavüzler, hırsızlık, cinayet ve daha kim bilir neler neler.  Şuan izlediğim bir haber var mesela dehşet içindeyim, gözyaşlarımı tutamıyorum bir anne kendi öz çocuğunu ceza diye çamaşır ip

En Harika Dizi : The Magicians

Resim
Merhabalaaarr! Son zamanlar da en bayıldığım diziyi anlatmak istiyorum sizlere. The Magicians!  Lev Grossman’ın aynı adlı romanından yapılan bir uyarlama. İlk sezonu sadece 13 bölüm yayınlanan bir dizi. Ben sezonu bitirdim ve oldukça beğendim.  Daha ilk bölümünden beni oldukça etkiledi, fantastik ve sürükleyici hikayeleri sevenlerin beğeneceğine eminim! Sanki biraz Harry Potter ve Narnia karışımı gibi gelsede yine de başarılı olduğunu söyleyebilirim. Fakat dizinin bence asıl amacı bizim hayallerimizi süsleyen, özendiren o hayatı sorgulatmak. Hikaye, Quentin Coldwater isimli bir gencin etrafında dönüyor. Quentin’in okuduğu kitaplardan dolayı sihre duyduğu ilgi ve hayata yüklediği anlamsızlık ve devamında aslında sihrin gerçekliğini keşfetmesi ve kendisini gizlenmiş bir büyü okulunda bulmasıyla hikaye başlıyor. Nisan 2016 da sezon finali yapan dizinin 13 Aralık – 20 Aralık arasında ikinci sezonunun başlaması bekleniyor oldukça beğenilen dizi internet üzerind

Şampuan İncelemesi : GLISS / Million Gloss

Resim
       Zaman zaman kullandığım ve memnun olduğum bir saç bakım markasının şampuanından bahsetmek istiyorum sizlere bu yazımda.    Öncelikle saçlarımın yapısal özelliklerinden bahsetmekte fayda var. Saçlarım için ne ince ne de kalın telli diyemeyiz. Böyle çok bariz belli bir sarı rengi olmasa da sarı saçlara sahibim ve saçlarım oldukça gür. Şöyle söyleyeyim saçlarımı bölmeye kalksak sanıyorum üç kişiye yetecek kadar saç çıkabilir ve bu gürlükle uğraşması gerçekten inanılmaz zor oluyor. Uzunluğuna da gelecek olursak orta uzunluktalar. Ne yağlı ne de kuru saçlara sahip olduğumu söyleyemem bu açıdan normaller sanırım ancak şampuan konusunda son zamanlarda çok seçici olduklarını söylemem gerekir, önceleri böyle değillerdi fakat kullandığım bir şampuanın saçlarımın bu anlamda yapısını bozduğunu düşünüyorum.    Şimdi asıl konumuz olan Gliss şampuana gelecek olursak önce şampuan neler vaat ediyormuş bir ona bakalım isterseniz :     Şampuan, uzun süreli ve göz kamaştırıcı bir parla

Harry Potter Geri Döndü!

Resim
    Harry Potter'ın yeni kitabı "Harry Potter and Cursed Child" yani "Harry Potter ve Lanetli Çocuk" bayağı bir zaman önce raflarda yerini aldı sanırım biliyorsunuzdur. Yeni kitap dedim ama hata mı ettim bilmiyorum. Sonuçta kitap J.K Rowling'e ait değil sadece bazı yerlerde ufak dokunuşlar yapmış. Tabii ki spoiler verecek değilim fakat sanırım şu kadarını söylemem de sakınca yok, kitap Hogwarts savaşından 20 yıl sonrasını konu alıyor, yani ana karakterlerin çocukları neler yapıyor bunu öğrenme fırsatı sunuyor bizlere.  Aslında kitap, tam olarak kitap formatında yazılmış bir roman değil, aslında sergilenen bir tiyatro oyununun senaryosu. Yani 8. kitap bu olsun denerek uyarlanıp yazılmış değil zaten hikaye de başta dediğim gibi J.K Rowling'in elinden çıkma değil.  Henüz kitabın Türkçe'ye çevrilmiş hali bulunmamakta ama yakında Yapı Kredi Yayınlarından geleceği ile alakalı bir şeyler okudum ve sanırım çevirmenlikleri de Sevin Okyay ve Kutlukh

Neler Yapıyorum?

   Çok uzun zamandır burayı inanılmaz ihmal ettiğimin farkındayım ve gerçekten bunun vicdan azabını çekiyorum, kendime burayla alakalı olarak verdiğim sözleri tutamıyor, hedeflerimi gerçek kılamıyorum. Size yapabilecek olduğum bir açıklama da yok doğrusu. Sadece girmiyorum, yazmıyorum işte. Sebepsizce her şeyden elimi ayağımı çektim. Bir tek gazetede yazmaya devam ediyorum düzenli bir şekilde, benim için oldukça önemli biliyorsunuz. Derslerim yine felaket durumda. Çok çok kötü. Ciddi anlamda okulumun uzayacağı daha şimdiden belli. Bölüm değiştirmek istiyorum ancak Sakarya'dan da gitmek pek olacak iş değil benim için şuan, sevdiceğimde ayrılmak zor geliyor bunun yanında çok güzel bir düzenim var orada yeni bir şehre adapte olmakta zorlanacağımı düşünüyorum.    Şuan evimde, Trabzon'dayım zaten biraz daha huzurluyum doğrusu tek problem erkek arkadaşımı biraz özlüyor olmam o da atlatılamayacak bir durum değil şuan için. Geçiş meselesi olmayınca tabii bende alternatif olarak açı

HEDİYELEŞME ETKİNLİĞİ BAŞLASIN!!!! (İPTAL EDİLDİ)

Resim
    Uzun bir aradan sonra merhabalar canlarım, Hepinizi çok özledim gerçekten. Yine çok yoğun bir dönemden geçiyorum her zaman olduğu gibi. Okul da Genç Yeşilay topluluğu yönetim kurulunda görevliyim ve orayla ilgilenmekten bir de üzerine gazete için çalışmaktan farkındayım burayı fazlasıyla ihmal ettim. Ancak şimdi geri döndüm, yani umarım.    En son bir etkinlik fikri sunmuştum sizlere ve olumlu geri dönüşler alınca yürürlüğe koymaya karar verdim.  Şimdi şöyle anlatıyorum :     Bu bir hediyeleşme etkinliği. Etkinliğin amacı isteyen ve katılım gösteren insanların karşılıklı hediye alıp vermesini sağlamak yani aslında amaç koca bir gülümseme :) Bunun için şöyle yapacağız, katılım göstermek isteyen kişiler bana mail yolu ile AD - SOYAD, YAŞ, ŞEHİR, ADRES ve BLOG ADRES'lerinin yer aldığı bir mail atacaklar bu kadar. Mail adresim yazının sonunda yer almakta. Bende katılım göstermek isteyen herkese bir çekiliş düzenleyerek hediye gönderecekleri kişilerden haberda

HEDİYELEŞME ETKİNLİĞİ!

Resim
Merhabalar arkadaşlar, Kısacık bir yazı yazacağım bugün. Size bir fikrimden bahsedeceğim aşağıya yorum olarak ne düşündüğünüzü yazarsanız ortaya güzel bir etkinlik çıkacak diye düşünüyorum. Şimdi şöyle ki çeşitli bloglardan vs "hediyeleşme etkinliği" adı altında bazı şeyler okudum, bir de geçenlerde İnstagram' da da bununla alakalı bir şeye denk gelince fikri çok hoşuma gitti. Öyleyse bu "hediyeleşme etkinliği" nedir nasıl yapılır bahsedeyim sizlere; Hediyeleşme etkinliği bünyesinde katılım göstermek isteyen herkes bana adını soyadını adresini mail yoluyla gönderecek, bende kura çekip kimin kime hediye göndereceğini seçeceğim. Kim kimden hediye aldığını bilmeyecek -bunu bir tek ben bileceğim :D - ve tüm hediyelerin bir gönderi süresi olacak. Süresi içinde göndermeyenler için henüz bir yaptırım düşünemedim, bilemiyorum şuan ama buraya bir şey düşünülmeli bence suistimal edilsin istemiyorum çünkü. Bunun dışında b en çok güzel olacağına inanıyorum açı

Tarkan'ın Yeni Albümü!

Resim
Tarkanın yeni albümünü dinlediniz mi? Ben takıldım kaldım resmen.  Bu arada söylemiş miydim Türk Sanat Müziği çok severim. Tarkan'ı da severim ama fanı olacak kadar çok olduğu da söylenemez. Çok başarılı bir sese sahip olduğu inkar edilemez tabii. Ama bu albüm bambaşka bir güzel olmuş. Mutlaka dinlemenizi öneriyorum. Bu hafta gazetede ki köşemde de bu albümden bahsettim, gerçekten bayağı başarılı olmuş.    Tarkan zaten başarılı, zaten sesi güzel. Ama bu albüm de ki tüm şarkılar da sesi ben buradayım diye bağırıyor. Bir çok Türk Sanat Müziği sanatçısına taş çıkartmış. Onu daha öncede dinlemiştik bu tür de söylerken ama seçtiği parçalardan mıdır bilinmez tam manasıyla ha-ri-ka olmuş.    Bir kaç gündür günde iki üç kez tüm albümü başa sarıp sarıp dinliyorum. Bence Tarkan bundan sonraki müzik hayatına Türk Sanat Müziği ile devam etse fena olmaz :)  Ülkemizin özü Türk Sanat ve Halk müzikleridir. Gündemde, ön planda olan sanatçıların bunları tekrar hatırlatması gerçekten

YOUTUBE KANALLARI BURADA / 1

Resim
Merhabalaaaarrrr, Bugün sizlere sıkı takipçisi olduğum ve eminim çoğunuzun tanıdığı bazı Youtube kanallarından bahsedeceğim. Yaptıkları iş aslında bizden çokta farklı değil tek fark bizler yazmayı onlar kamera karşısında olmayı tercih ediyor. İkisinin de ayrı ayrı zorlukları var doğrusu. Bir de şu var ki Youtube içinde bulunduğumuz dönemde daha çok rabet gören bir platform. Her neyse  gelelim asıl mevzuya yani ben kimleri takip ediyorum ve onlar hakkında neler söyleyeceğim, DUYGU ÖZASLAN Kendisi bir makyaj vloggerı. Yani bu ne demek? Kendisi makyaj ve kozmetik üzerine içerik üretip bunu izleyenlere sunuyor. İzlemeye başladığım günden beri özellikle teknik anlamda en çok gelişme gösteren vlogger kendisi. Makyajın m'sini bilmiyorken ondan bayağı şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Yani benim makyaj hayatım Duygu ile başladı. Son zamanlar da profesyonelleşmeye başlamanın da etkisiyle doğallığını biraz kaybetmeye başladığını düşünsem de yinede izlenmeye değer olduğunu, ç

Hayat Güzel ve Hayat Kötü!

Resim
**Okumaya başlamadan önce sizden ricam bu şarkı ve okumaya aynı anda başlamanız. Ancak o zaman yazının anlamını hissedebileceğinizi düşünüyorum. Spotlight Soundrack    Bazı zamanlar, bazı hisler olur ya... Sizce hayat gerçekten nedir? diye sorduran, hissettiren... Bazı müzikler vardır ya hani, acının tam ortasından geçen. Bazı görüntülerden daha gerçek, her şeyi yüzünüze birer birer çarpan ve sizi derinlere daldıran.    Hayat güzel ve hayat kötü... Ne kadar büyük bir ironi değil mi hayat? Öylece zamanda asılı kalmışız gibi. Aslında tek başımızaymışız ve başka kimse yokmuş gibi... Sanki koca dünya da bir tek benmişim de diğer her şey bir görüntü gibi... Sanki gözlerimi kapatıp açsam kapkara bir boşlukta uyanacakmışım gibi.     Bazı zamanlar kendimi sanki uzaktan izliyormuşum gibi ; sanki iki tane ben varmışta oracıkta oturuyor kendi yaşamımı izliyormuşum gibi... Sanki sadece o derin sızı geldiğinde tek kişi oluyor, o ikinci ben bu anlarda gidiyormuş da dünya tam da işt

Haftanın Blogu Seçilince: HOŞ GELDİNİZ! :)

Resim
   MERHABALAAARRR,    Bu yazımı Cafe Tigris 'in beni haftanın blogu seçmesi üzerine yazıyorum. Umarım fazla gecikmemişimdir, okul falan derken ancak fırsat oldu. Benimle ilgili olarak çok güzel şeyler yazmış, okuyunca nasıl mutlu oldum anlatamam. Buradan girerek siz de okuyabilirsiniz :) Kendisi de çok güzel kalbi olan birisi, her zaman güzel duyguları, düşünceleri ile gülümsememizi sağlayan, blog sayesinde tanıdığım en değerli insanlardan birisi oldu. Çok tatlı bir insan. Buradan da kendisine çok teşekkür ediyorum.    Blog hayatıma 4 Aralık günü başladım bakıyorum da sadece 4 ay geçmiş. Aslında çok kısa bir süre ama ben yıllardır blog yazan birisi gibi hissediyorum kendimi. Sanki yıllardır yazıyorum ve her birinizi de yıllardır tanıyorum. "Burayı yuvaya çevirebilirim umarım" demiştim ve en azından kendim için başarılı olabildiğimi görüyorum.    Şuan 90 takipçim var ve her geçen gün artıyor, ben bloga başlarken bunun 10 bile olacağını tahmin edemezdim

Neler Yapıyorum?

Resim
         Saat 01:53 feci şekilde uykum var. Ama buraya yazmadan yatmak ve uyumak istemiyorum. Burası benim için sığınılacak bir liman oldu ilk açtığım günden beri ve her şey iyi giderken o limanı terk etmek istemiyorum. Fazla şey yapmadan kısmen yorucu bir gün geçirdim. Sandalye tepesinde oturarak iki saatlik filmi neredeyse üç saatte izledim. Günün önceki kısmında ise yarın ki sınav için biraz çalışmam gerekiyordu. Film Oscar' da en iyi film olarak seçilen Spotlight idi. Sinemada izlemeye fırsat bulamamıştım, pişman oldum gerçekten. Onun hakkında gazetede ki ikinci köşe yazım için bir yazı yazıyordum. Yazarken onu seçtiğime pişman oldum doğrusu çünkü filmden aldığım duyguyu bir gazete yazısında yazması oldukça zorlu geldi. Geçtiğimiz pazarın yazısını blogumdan almıştık ve kafam oldukça rahat başlamıştım gazete hayatına ancak bu hafta özel olarak gazete için yazınca aslında pekte kolay olmadığı görmüş oldum.    Buraya yazacakta tonla şeyim var ajandama not ed

Bir Adım, Bin Mutluluk :

Resim
   Merhaba,    Dün hayatımın en güzel günlerinden birisini geçirdim, bilmiyorum belki de en güzel günüydü.  Bir hafta falan önce sanırım Sakarya'da ki bazı gazetelere mail atıyordum. Sebebi de şu ki ileri de basın yayın alanında çalışmayı planlıyorum fakat malumunuz Felsefe okuyorum ve basın alanıyla alakalı hiç bir şey öğrenmiyorum bu sebeple işi öğrenmeye başlamam gerekiyor.  Her neyse ve sonra gazetelerden birisi geri dönüş yaptı! Bende bir heyecan bir sevinç tabii böyle dans falan ediyorum. Sinema-Müzik köşeyi boşmuş örnek yazı istediler. Bende hemencecik bilgisayarımı kucakladım yurtta internetin en iyi çektiği yere yerleştim açtım wordu yazayım diye, baktım bir yazı 10 dakika da yazılmaz yani. Blogtakilerden seç beğen yaptım gönderdim. Sonra akşama kadar sayfa yenileyerek cevap beklemece falan derken dün sabah bir baktım bir de ne göreyim mail gelmiş! Görüşmeye gitmek için randevu almam gerektiğini yazmışlar, hemen o saniyede aradım herhalde sonra hemen annemi ve sevdice

İFTARLIK GAZOZ Film Yorumu :

Resim
    Merhabalar,    Dün izlediğim bir sinema filminden bahsetmek üzere buradayım şuan. Umarım üst üste iki film yazısı sıkıcı olmayacaktır sizler için.                                                 Filmin Adı : İftarlık Gazoz Vizyon Tarihi : 29 Ocak 2016 Süresi : 1s 55dk Yönetmen : Yüksel Aksu Oyuncular : Cem Yılmaz, Berat Efe Parlar, Okan Avcı, Yılmaz Bayraktar, Macit Koper, Greta Fusco, Mustafa Alabora Tür : Komedi, Dram Konu : " 1970’ler Türkiye’sinin barış ve huzur dolu Ege kasabalarından birinde ailesi ile beraber yaşayan Adem, zeki ve çalışkan bir öğrencidir. 5.sınıfı yeni bitiren Adem, yaz tatilini boş geçirmek istemez ve ailesine Gazozcu Cibar Kemal Usta ile çalışmak istediğini söyler. Zor da olsa ailesinden izni koparan Adem gazozcu çırağı olarak çalışmaya başlar. Ramazan ayının başıdır ve Adem camide imamın oruç ile anlattıklarını üzerine alınır, üstelik Berna da oruç tutacaktır. Küçük olduğu için oruç tutmasına izin vermeyen ailesinden gizli oruç tut

Dünyanın En Güzel Kokusu Film Yorumu :

Resim
       Merhabalaar,    Bugün bir film yorumlaması ile karşınızdayım. Bu film yorumlamaları yazmakta pek hoşuma gitmeye başladı açıkçası hatta ay benim bu filmi bloguma yazmam gerekiyor deyip sinema salonlarından çıkamaz duruma gelmem yakındır :)    Ben bir okuyucudan çok izleyiciyim zaten görsel şeyler beni daha da etkiliyor, izlerken ben olsam şunu şuraya koyardım bu sözü söyletmezdim deyip kendimi o filmin yönetmen koltuğuna oturtuyorum bir anda ve bundan büyük keyif alıyorum. Zaten eğer bir kitap okuyorsam da hemen onu kafamda bir sinema filmine çeviriveriyorum. Bundan büyük keyif alıyorum.     Her neyse lafı fazla uzatmadan gelelim filmin yorumlamasına : Filmin Adı : Dünyanın En Güzel Kokusu Vizyon Tarihi : 12 Şubat 2016 Süresi : 1s 27dk Yönetmeni : Mustafa Uğur Yağcıoğlu Oyuncular : Tuba Ünsal, Rıza Kocaoğlu, Burak Altay, Nezih Tuncay, Açelya Akkoyun, Esra Ruşan Tür : Romantik Konu : " Hakan evlilik bağının ilişkileri tükettiğine inanan, sürekli partne

Bir Muhabbet Var!

Resim
     Herkese merhaba canolar,    Pazartesi itibari ile Sakarya'ya dönüş yaptım. Haziran'a kadar buradayım artık. Tatil bana bayağı iyi geldi kendimi dinlenmiş, yenilenmiş hissediyorum. Bütün sıkıntılarımdan arınmış gibiyim. Geldiğim de Sakarya'yı hiç özlemediğimi de farketmedim değil ama sevdiceğimi bayağı özlemişim. Ha bir de onunla Sapanca Gölü'nün kenarında oturup sohbet etmeyi.   Geçen yıl buraya geldiğim zaman ki gibi hissediyorum aslında. Şehir önemli değildi o zaman gözümde. Sevdiğim bir bölüme ve şans eseri sevdiğim insanın şehrine gelmiştim önemli olan tek şey de buydu ve şuan da sanki ilk kez geliyormuş gibi aynı duyguları yaşıyorum.   Ruh halimi ifade eden en güzel kelime de sanırım ; Duru. Kendimi çok duru çok berrak hissediyorum.  Temizlenmiş, tazelenmiş, dinlenmiş, huzurlu, hafif, sağlıklı ve daha bir çok şey gibi hissediyorum.  Kısaca söylemek gerekirse iyiyim. Sanki sırtımda çok büyük bir yük varmış ve sonunda kaldırıp atmayı